Yok tabi öyle bir seçenek. Her şeyden önce bir kere kanuna aykırı, cezası var. Uygulayamayacak olsak da durup düşünelim. Çocuğumuzu okula neden gönderiyoruz? Bütün bu sistem niye var? Ne zamandan beri var? Ne işe yarıyor?

İlk argüman muhakkak ki meslek edinmedir. En küçük yaştan başlanır: “Benim çocuğum okullara gidecek. Doktor olacak/mühendis olacak/hakim olacak” diye. Bir meslek edinmesinin önkoşulu olarak okul vardır gündemde. Peki bir meslek edinmek için okula gitmek şart mı? Bu ilk sorumuz olsun. Bugün beyaz yaka ve/veya mavi yaka olarak yapılan işlerin tamamını; terziliği, çiftçiliği, işletmeciliği, pazarlamacılığı, bankacılığı hatta avukatlığı, doktorluğu okulda, sınıfta, sıralarda mı öğreniyor insan? İlk ve ortaöğretimde alınan eğitimin meslek edinmeye ne kadar katkısı oluyor? İkinci ve daha önemli soru mevcut eğitim sisteminde okullar gerçekten meslek edindirmeye mi yarıyor? Sadece şu soruyu yanıtlarsak bile bu ikinci soruya yanıt vermiş oluruz: kaç kişi okulunu okuduğu mesleği yapıyor? Kaç kişi okulda öğrendiklerini pratik hayatta, meslek hayatında bilfiil kullanıyor? Çocuk işçi olmayalım, büyüyünce çalışalım, büyüyene kadar da “ayak altında olmayalım” diye okula gidiyor olabilir miyiz?

Meslek hayatına dahil olup sorumluluk alabilmek için yetişkin olmak, büyümek şart, muhakkak. Peki büyüyene kadar geçen süreyi (çocukluğumuzu, gençliğimizi) nasıl geçiriyoruz ve neden öyle geçiyoruz? En çok nerede vaktimiz geçiyor? Neden? Bu yazıda biraz kafa bulandırmak istediğim nokta esasen bu.

Peki ya nasıl sosyalleşecek?

Okulla ilgili bir diğer argüman da sosyalleşme argümanıdır ki bunu anlamak daha da güçtür. Esasen ders dışı teneffüs vakitlerinin 10’ar dakikadan toplamda 1 saat olduğu bir ortamda nicelik olarak uzun saatler sosyalleşildiğinden söz edilmesi pek de mümkün değil. Mahallede sokağa çıkarak görece akranlarıyla sosyalleşen çocuğun hem nitelik hem de nicelik açısından daha kaliteli vakit geçirme şansı pekala var. Mesele aynı yaştan çocukları bir süreliğine güvenli bir ortamda bir araya toplamaksa bunu herhangi bir site/mahalle ortamında da sağlamak mümkün. Bu aşamada başlarında kim duracak sorusu başka bir sorudur ki çocuğun sosyalleşmesi için okul dışında başka alternatif olmamasından mı haricen sosyalleşmesine ayıracak vakit ve fırsat bulamıyor olmaktan ötürü mü okula gönderiyoruz onun tartışılması gerekir.

Her sabah tek sıra halinde dizilen, otoriteye itaat etmesi öğretilen, üniforma giymeye zorlanan, tek tipleştirilen, tuvalete gitmesi için dahi izin alması gereken, sınavlarla sözlülerle üzerinde iktidar kurulan, akran zorbalığına maruz kalan, egosunu kontrol edemeyen öğretmen altında ezilen çocuk nasıl bir birey olur?

Peki okul meslek edindirmeye de sosyalleşemeye de yüklendiği anlamlar kadar yaramıyorsa neye yarıyor? Neden sistematik olarak 1800’lü yıllardan bu yana çocuklar aynı yaş gruplarına ayrılıp, üniforma giydirilerek, sıkı kurallara tabi, otoritenin en etkin araç olduğu bir ortamda büyütülüyor? Bu yazı bu soruya yanıt vermiyor. Sadece soruyor, ki düşünelim. Her sabah tek sıra halinde dizilen, otoriteye itaat etmesi öğretilen, üniforma giymeye zorlanan, tek tipleştirilen, tuvalete gitmesi için dahi izin alması gereken, sınavlarla sözlülerle üzerinde iktidar kurulan, tüm önlemlere rağmen kaçınılmaz olarak akran zorbalığına maruz kalan, egosunu kontrol edemeyen öğretmen altında ezilen çocuk nasıl bir birey olur? Bu birey hangi aşamada ve kimin işine yarar?

Peki ne yapabiliriz? Mevcut mevzuat dahilinde çocuğu okula göndermemek gibi bir opsiyon yok. Mevcut ekonomik sistemde okula gitmeyen çocuğun iyi koşullarda iş bulmasını/meslek edinmesini sağlayan bir sistem de yok. “Başka bir okulu mümkün” kılan projeler varsa da henüz başlangıç aşamasındalar ve erişim görece kısıtlı. Pansuman çözüm olarak yapılması gereken çocuğa belki “bugün okulda ne öğrendin” demek yerine “bugün seni üzen/memnun eden ne oldu”, “seni rahatsız eden/mutlu eden ne” diye sormak olabilir. Üstünde düşünmek gerekir.

Bu vesileyle yetişkin dünyasında gerçekleştiremedikleri ego tatminini küçücük çocuklar üzerinden çıkaran öğretmenler hariç olmak üzere vicdanlı ve şefkatli tüm öğretmenlerin öğretmenler günü kutlu olsun.

Bu yazı ilk olarak 28.11.2017 tarihinde www.necibe.com sitesinde yayınlanmıştır.